– Sayın Çömez, partinizin genel başkanı Meral Akşener sizin adınızı grup toplantısında ‘gıcıklık olsun’ diye açıkladı. Neden böyle dedi?
İki kutup arasına sıkışmış siyasete yeni bir alan açmak, milletimize umut olmak, çare olmak için bir adım attık. Genel İdare Kurulumuzda uzun ve kapsamlı değerlendirmelerin ardından, siyasi yolculuğumuzu tek başımıza yapma kararı verdik. Bunun hem tabanımızda hem de parti teşkilatlarımızda büyük bir heyecan yarattığını, karşılık bulduğunu da görüyoruz. Yaklaşan yerel seçimlerde en güçlü adaylarla, en doğru, en yararlı ve verimli projelerle halkımızın karşısına çıkmaya karar verdik. Bu tutum önce iktidar çevrelerinde büyük bir rahatsızlık yarattı.
– Neden?
Çünkü iki kutuplu siyaset anlayışında, Erdoğan ve çevresi oluşturduğu kamplaştırma stratejisi ile bir konfor alanı yaratmış ve taraftarlarını konsolide etmişti. Öte yandan muhalefetin bir kısmı da bu kamplaşmadan bir anlamda yararlanmış, kendi konfor alanlarını inşa etmişti. Her iki tavra da onay vermeyen, iki yumruk arasına sıkıştırılmış bu siyaset anlayışından kurtulmak isteyen, reel siyasete değer veren geniş halk kitleleri vardı. İşte biz reel siyaset üretmek ve milletimize alan açmak için yola çıktık. Proje, kadro ve çözüm odaklı bir anlayışla yola çıktık, kazanmak için yola çıktık. Ve bu yolculukta milletimiz bizim çözüm ortağımız olacak. Bu tutumumuz, pek çok çevrede rahatsızlığa yol açtı, bunu açıkça görüyoruz. Ve siyasal elitlerde rahatsızlık yaratan tavrımız, halkımızda da bir umut ve heyecana yol açtı, bunu biliyoruz. Söz konusu çevrelerin rahatsızlığına vurgu yapmak için kullanılan bu ifade yaşanan tablonun özetiydi. Bunun halkta büyük bir karşılığının olduğunu da memnuniyetle gördük.
OYLARI BÖLMEK İÇİN ADAY DEĞİLİM
– CHP’nin güçlü isimlerinden biri Ahmet Akın’la yarışıyorsunuz. Rakibinizi nasıl bilirsiniz?
Sevgili Ahmet benim çok eski bir arkadaşımdır. Ve rakibim değildir. Rakibim AKP’nin ceberrut anlayışı, yalana, talana ve ranta bulaşmış yaklaşımıdır. Eminim ki Ahmet Bey’in de rakibi ben değilim AKP’dir. Dolayısı ile Balıkesir önümüzdeki iki ay, gerçek bir demokratik rekabete tanık olacak. Proje, kadro, vizyon, deneyim ve samimiyet mücadelesini yaşayacak.
– Balıkesir’de kazanma şansınızı nasıl görüyorsunuz?
Partim, ben ve ekibim Balıkesir için büyük bir şans olduğumuzu biliyoruz. Balıkesir’i modern medeni ve gerçek bir kent yönetimi ile buluşturmaya hazırız ve kararlıyız. Ve Balıkesir halkının ferasetine, samimiyetine güveniyoruz. Kazanmak için yola çıktık. Daha doğru bir ifade ile, Balıkesir’in kazanması için yola çıktık ve inanıyorum ki 31 Mart akşamı tüm Balıkesir kazanacak, bir tarih yazılacak.
– Adaylığınızın CHP’nin oyunu bölüp AKP’ye kazandırma hamleleri olarak görülmesine ne cevap vereceksiniz?
Tüm analizleri değerli ve önemli görürüm, ancak bu iddia doğru değil. Ben, partim ve ekibim AKP’ye kaybettirmek, Balıkesir’e kazandırmak için yola çıkıyoruz ve bunu başaracağız. Oyları bölmek için değil, oyları toplamak ve toparlamak için adayım ben. Her kesimden oy alacağımı biliyorum, AKP’den memnun olmayan önemli bir kitlenin de bizi destekleyeceğini biliyorum.
RANT, TALAN, YALAN
– Balıkesir’e dair idealiniz ne?
Halktan büyük bir talep vardı, tabanımız arzu etti, teşkilatlarımız istedi ve ben de varım, hizmete talibim, bölgem için hizmetkâr olmaya hazırım dedim ve arzu ettim. Balıkesir çok kötü yönetiliyor ve bunu hak etmiyor. Çok önemli siyasi deneyim kazandım son 30 yıldır. Ciddi bir yurt dışı deneyimim var, vizyonum var, yönetim kabiliyetim var. Bunları Balıkesir’imizin emrine tahsis etmekten onur duyacağım.
– Balıkesir’in sorunlarının başlıcalarını sorsam…
Tipik bir AKP belediyeciliğin getirdiği sorunlar var elbette. Rant, talan ve yalan. Doğanın ihmal edildiği, çevrenin katledildiği, modern kent bilincinin yok edildiği bir Balıkesir var ne yazık ki. İki denize kıyısı olan, medeniyetlere ev sahipliği yapmış, doğanın tüm güzellikleri cömertçe bahsettiği Balıkesir’i kocaman bir köyden modern, konforlu, keyifli bir kente çevirmek için kolları sıvadık.
Asıl muhalefet edilecek olan iktidardır
– Muhalefete muhalefet edilir mi, edilmez mi?
Muhalefet etmek, eleştirmek kavramları çok değerlidir. Ben mesela eleştirilmekten çok mutlu olurum, sadece yalan ve iftiraya itirazım var. Eleştiriler eleştirilene çok şey katar eğer bundan ders çıkartmasını bilirse. Dolayısı ile hiç kimse eleştiriden arı değildir. İktidara muhalefet edilir, muhalefete de muhalefet edilir. Hatta muhalefete muhalefet edene de itiraz edilir. Tüm bunlar en doğruyu en iyi bulabilmek için değerlidir, anlamlıdır. Ancak elbette burada asıl muhalefet edilecek olanın iktidar olduğunun altını çizmek isterim. 22 yıldır ülkeyi yöneten, hukuku ayaklar altına alan, demokrasiyi örseleyen, toplum kesimlerini ayrıştıran, güzelim ülkeyi ranta, yalana ve talana teslim eden anlayıştan kurtulmak temel hedefimiz ve önceliğimizdir.
– Millet İttifakı dağıldıktan sonra İYİ Parti’nin hedefinde eski ortağı CHP var. Sayın Akşener grup toplantılarında ya da meydanlarda sıkça CHP’yi eleştiriyor. Bu ittifakın bu kadar kısa sürede dağılması ve gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
İttifak toplantıları bir yıldan uzun sürdü. Değerli çalışmalar yapıldı. Türkiye için kapsamlı çözüm önerileri ve anayasa teklifleri hazırlandı. Ve siyasetin farklı yelpazesini temsil eden siyasi partiler, bir masanın etrafında toplanabildi, konuşabildi, tartışabildi. Türkiye bu deneyimden mutlaka yararlanacaktır. Ancak bildiğiniz gibi sonuç alınmadı. Bunun elbette nedenleri var. Gelinen noktada iki kutuplu ve ittifaklı siyasetten ülkenin kurtulması, milletimizin iki yumruk arasından çıkartılabilmesi önemli ve gerekliydi, biz de bunu yaptık. İlerleyen dönemde, şartlar neyi gerektirir, ülkenin ihtiyacı neyi gerektiği o gün değerlendirilir. CHP’yi eleştirmemize gelince… Az önce ifade ettiğim gibi herkes eleştirilir, eleştirilmelidir de. Biz de eleştiriliyoruz ve bunları dikkatlice takip edip ders çıkartıyoruz. Öte yandan CHP’nin asıl muhalefet edeni kendisi, biz değiliz. Üçlü bir sacayağı modeline döndü ne yazık ki CHP yönetimi. Kamuoyuna yansıyan ve yansımayan iç tartışmalar aslında bizim açıktan yaptığımız eleştiri ya da değerlendirmelerden daha yoğun.
EKREM BEY’İN ERDOĞAN’A BENZEMEYE BAŞLAMASI BENİ ÜZDÜ
– Saraçhane ittifakı olarak literatüre geçen, Akşener ile İmamoğlu’nun kucaklaşma fotoğrafları nasıl oldu da bugün “Saray’dan değil Saraçhane’den sansürleniyoruz” noktasına geldi?
Hem Sayın Akşener, hem de ben, Pınarhisar’da da bulunduk, Saraçhane’de de. Çünkü her ikisinde de haksızlık vardı ve biz haksızlığın karşısında amasız fakatsız dimdik dururuz ve duracağız. Saraçhane fotoğrafı Türk demokrasi tarihine geçecektir. O gün sabah sayın Akşener’le bir toplantı yapmıştım. Genel bir değerlendirmenin ardından ben İstanbul’a doğru yola çıktım. Bir süre sonra kendisi beni aradı ve Sayın İmamoğlu ile ilgili verilmiş kararın haksızlığına vurgu yaparak İstanbul’a destek olmak için gideceğini ifade etti. Ben de katılmak istediğimi ifade ettim ve Saraçhane’de buluştuk. Bana göre bu tablo bir liderlik örneği, bir samimiyet örneğiydi, ancak bugün gelinen noktada Ekrem Bey’in Erdoğan’a benzemeye başladığını görmek beni gerçekten üzdü. Parası ödenmiş billboardlara sansür uygulayan bir anlayış sayın İmamoğlu’na yakışmadı.
– Afişlerin CHP tarafından engellendiğinden emin misiniz, Emin misiniz?
Evet, eminiz. Billboardlar belediye tarafından özel bir şirkete kiralandı, şirket de bunları siyasi partilere kiralıyor. Uygulama böyle. Billboardlardaki afişlerin denetimi 1 Mart’a kadar belediyede, sonrasında ise YSK’da. Biz afişlerimizi hazırladık, billboard’ların kiralarını ödedik, ancak kullanım günü geldiğinde firma bizimle iletişime geçerek, ‘afişleri asamayacağını’ söyledi. Bakın: Kiralanmış ve parası ödenmiş! İzin verilmedi. Aynı zamanda firma, baskının belediyeden geldiğini de bize ifade etti. Buna dair değerlendirme yapan bir CHP’li yetkili, afişlerde partisinin adı geçmemesine rağmen, “Afişler bizi eleştiriyordu, o nedenle engellendi” tarzında açıklamalar yaptı. Türkiye bunları not ediyor, Türk demokrasisi tüm yaşananları kayda geçiyor, hem de milletimizin şahitliğinde.
– “Keşke böyle olmasaydı” dediğiniz zamanlar var mı? Süreci buraya getiren ne oldu?
Neredeyse 30 yılı bulan siyasi hayatımda elbette keşkelerim oldu, ancak her bir keşkemden ders çıkardım. Geçtiğimiz cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tek adam rejimine, bu ceberrut anlayışa ‘dur’ denilebilirdi, olmadı. Sürece dair herkesin kuşkusuz çok değerli görüşleri var, benim de var. Şimdi önümüze bakmak, yerel seçimlerden zaferle çıkmak, AKP’ye ders vermek ve ilk genel seçimlerde bu ceberut, despotik anlayıştan kurtulmak temek hedefimiz.
– AKP’de uzun yıllar siyaset yaptınız. Bugün iktidar partisi yetkilileri, muhalefetin içinde bulunduğu dağılmışlık için ne düşünüyordur sizce?
Muhalefetin bir arada olmak gibi bir zorunluluğu yok bana göre. Doğru muhalefet yapmak, umut olmak, çözümün adresi olmak gibi bir sorumluluğu var. Biz de bunun için çaba harcıyoruz. Tüm zorluklara ve engellere rağmen, gece gündüz gayret içindeyiz, çabalıyoruz, milletimizle buluşup kendimizi, kadrolarımızı, projelerimizi ve Türkiye hayallerimizi anlatıyoruz. İnanıyorum ve eminim mutlaka başaracağız.
GÜNDEM
13 Aralık 2024SPOR
13 Aralık 2024GÜNDEM
13 Aralık 2024SPOR
13 Aralık 2024SPOR
13 Aralık 2024GÜNDEM
13 Aralık 2024GÜNDEM
13 Aralık 2024